Vicdan azabı bu olsa gerek

exilegs

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
31 Tem 2006
Mesajlar
3,960
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Siteyi ziyaret et





1993 yılının Mart ayıdır. Güney Afrikalıbir foto muhabiri açlık ve iç savaşı görüntülemek için Sudan'a gelir. Amacı en güzel resmi çekip ödül üstüne ödül almaktır. Sudan'a geldiğinde hayalinin üzerinde kötü manzaralarla karşılaşır. Tam bir sefalet, tam bir yokluk. Manzara gerçekten dehşet vericidir; saatte ortalama 20 insan açlıktan ölmektedir.
Buna hangi yürek dayanabilir? Ama en güzel resmi çekmesi gerektiğini hiç unutmaz foto muhabirimiz. Gördüğü her manzarayı fotoğraf makinasının karelerinin içne alır. Günlerce, haftalarca dolaşır. Ama aradığı pozu bir türlü bulamaz. Artık ümidini iyice kestiği bir anda... Evet tam o esnada... Oda ne? Bir çalılığın dibinde yerde yatan küçük bir kız çocuğu... Karnı açlıktan dışarı fırlamış ve ölümün kendisine geleceği zamanı bekliyor. Bu manzara foto muhabiri için bulunmaz bir fırsattır. Hemen kendisine uygun bir yer bularak fotoğraf makinasını ayarlar. Tam çekeceği sırada daha ilginç bir misafirin geldiğini görür:
Bir akbaba... O da gelip çocuğun beş altı metre ötesine konar. Muhabirin sevinçten adeta dili tutulur. "Bu müthiş bir olay olacak!" diye sevinir. Muhabir yarım saat akbabanın kanatlarını açmasını bekler. Ama bir türlü akbaba kanatlarını açmaz. Muhabir biraz daha bekledikten sonra akbaba ile küçük kız çocuğu aynı karede görüntülemeyi başarır. Foto muhabiri, resmini çektikten sonra akbabayı kovalar. Bir ağacın altına giderek hüngür hüngür ağlamaya başlar. Çünkü aklına aynı yaşlardaki kızı gelmiştir. Foto muhabiri ülkesine döner. Çektiği resim New York Times gazetesinde yayımlanır. Müthiş bir etki yapar. Sadece Amerika'da değil, dünyanın pek çok ülkesinde bu fotoğraf arka arkaya yayımlanır. Aylarca gündemden düşmez.
Foto muhabirimizin başlangıçta keyfine diyecek yoktur. Sonra garip bir şey olur. Gazeteye binlerce telefon gelir. Okuyucular akbabanın yanındaki o küçük kıza ne olduğunu sormaktadırlar. Bu gelişmeler yaşanırken foto muhabiri muhteşem bir ödül alır. Kahramanımız görünürde amacına ulaşmıştır. Ama henüz film sona ermemiştir. Huzursuz günler başlamıştır muhabirimiz için. Çünkü foto muhabiri o kız çocuğunu orada öylece bıraktığı için vicdan azabı çekmektedir. Yemeden içmeden kesilir önce. Bir süre yalnız yaşar. Ardından gelen huzursuzluk. Ve sonuç...
Yüreği bu acıya dayanamaz, intihar eder muhabirimiz. İntihardan önce foto muhabiri bir arkadaşına, çocuğu kucağına alıp besleme merkezine götürmediği için çok üzüldüğünü ifade etmiştir.
Ve o ülkede ne yazık ki açlıktan hala çocuklar ölmektedir. Ve hala hayat devam etmektedir...
 

ordu52

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
29 Ağu 2006
Mesajlar
190
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Siteyi ziyaret et
bu görüntüyü öncede görmüştüm çok dehşet veriçi bi görüntü
 

barcha

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
30 Tem 2006
Mesajlar
1,322
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
41
Siteyi ziyaret et
o çocuğu orda o şekilde bırakan zihniyetin sonradan çektiği vicdan azabı benim için hiçbirşey ifade etmez zaten..
 

CeyCeyX

Kayıtlı Kullanıcı
06-Ankara
Katılım
3 Ağu 2006
Mesajlar
2,973
Tepki puanı
0
Puanları
36
Siteyi ziyaret et
cok dogru dedin walla
 

ORDUdrift

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
22 Ağu 2006
Mesajlar
1,299
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Siteyi ziyaret et
Yüreği bu acıya dayanamaz, intihar eder muhabirimiz!!!! sonunda dogru yolu bulmus ama bende size katılıyorum o çocogo orada bırakan zihniyete acınmaz!!!!!
 
M

mdellal

Bilgi Girilmemiş
Hayat çok acımasız ...
 

Volkan

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Ağu 2006
Mesajlar
366
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
www.raksotek.com
Beyinden gelen "daha fazla" mesajı...
İnsansoyunun gözü kararır...
Maddiyattır aslolan...

Fotoğrafçının da durumu öyle...
Dünyevi değer(ler)e düşkünlük...
...ve o değer(ler)e kavuşma, tadını alma ve nihayetinde doymak...

Sonrasında beyinden yüreğe dönüş...
İNSAN olduğunu hatırlamak...

Fotoğrafçı için başka bir şey diyemeyeceğim...
 
Üst