Mahkeme

aquin

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
4 Kas 2006
Mesajlar
692
Tepki puanı
0
Puanları
16
Yaş
48
Siteyi ziyaret et
Arkadaşlar 1.3 Cdti Yine Sabahlari Zor çalişmaya Başladi Servise Götürüyoruz Sorun Tekrar Başliyor Biktim Ya Yok Onu Yaptir Yok Bunu Yaptir Piyasa Da Bi Sürü Dizel Araç Var Hepsi Takir Takir çalişiyor Ama Astralar çalişmiyor Mahkemeye Vermeye Karar Verdim Mahkeme Nasil Işliyor? Kazanma şanssim Nedir? Yardimlariniz Bekliyorum
 

cihanbey

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
2 Ağu 2006
Mesajlar
677
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Siteyi ziyaret et
kardeş bunla uğraşma bence uzun zamanını alır biliyorsun türk mahkemeleri :D
 

CeyCeyX

Kayıtlı Kullanıcı
06-Ankara
Katılım
3 Ağu 2006
Mesajlar
2,973
Tepki puanı
0
Puanları
36
Siteyi ziyaret et
kolay gelsin walla
 

GURBAA

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
26 Eki 2006
Mesajlar
103
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
Bence aracını sat yenisi al daha mantıklı.Uğraştığına değmez.
 

ALBATROS_09

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
935
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
aquin' Alıntı:
Arkadaşlar 1.3 Cdti Yine Sabahlari Zor çalişmaya Başladi Servise Götürüyoruz Sorun Tekrar Başliyor Biktim Ya Yok Onu Yaptir Yok Bunu Yaptir Piyasa Da Bi Sürü Dizel Araç Var Hepsi Takir Takir çalişiyor Ama Astralar çalişmiyor Mahkemeye Vermeye Karar Verdim Mahkeme Nasil Işliyor? Kazanma şanssim Nedir? Yardimlariniz Bekliyorum

Servisini değiştir....Bir kaç servisin görüşünü al derim....Mahkemeye kalırsa ohohoooo...:sorry:
 

bsenbay

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
20
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
umarım işine yarar (alıntıdır)

4077 Sayılı TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUN’UN 13’üncü maddesinin 3’üncü paragrafında; ”Garanti süresi içerisinde sık sık arızalanması sonucu maldan yararlanamamanın süreklilik arzetmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması hallerinde, tüketici, malın ücretsiz olarak yenisi ile değiştirilmesini satıcıdan talep edebilir. SATICI BU TALEBİ REDDEDEMEZ. Tüketicinin bu talebine karşı satıcı, bayi, acenta, imalatçı-üretici ve ithalatçı müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.” şeklinde hüküm bulunmaktadır.

4822 Sayılı TÜKETİCİNİN KORUNMASI HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’UN 20’nci maddesinde ise bu hüküm (iş bu maddede 4077 sayılı Kanunun 13’üncü maddesine atıfta bulunulmuştur); “Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4 üncü maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. SATICI BU TALEBİ REDDEDEMEZ. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur.” şeklinde değiştirilmiştir.

Görüleceği üzere, ilgili hükmün değiştirilmesi ile 4’ üncü maddeye atıfta bulunulmuştur. Atıfta bulunulan 4’ üncü maddede ise seçimlik haklarla ilgili olarak; “Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. SATICI, TÜKETİCİNİN TERCİH ETTİĞİ BU TALEBİ YERİNE GETİRMEKLE YÜKÜMLÜDÜR.” hükmü yer almaktadır.

Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmelik’in (14.06.2003 tarih ve 25138 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ) “Diğer Yükümlülükler” başlığı altındaki 14’üncü maddesinde de“Tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen malın;

a) Tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içinde kalmak kaydıyla, bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içerisinde farklı arızaların toplamının altıdan fazla olması unsurlarının yanı sıra, bu arızaların maldan yararlanamamayı sürekli kılması,

b) Tamiri için gereken azami sürenin aşılması,

c) Firmanın servis istasyonunun, servis istasyonunun mevcut olmaması halinde sırasıyla satıcısı, bayii, acentesi, temsilciliği, ithalatçısı veya imalatçı-üreticisinden birisinin düzenleyeceği raporla arızanın tamirinin mümkün bulunmadığının belirlenmesi,durumlarında, tüketici malın ücretsiz değiştirilmesini, bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilir.

Bu maddenin (c) bendinde belirtilen raporun, tüketicinin başvuru tarihinden itibaren yedi gün içerisinde düzenlenmesi zorunludur. Tüketici, raporun belirtilen süre içerisinde düzenlenmemesi veya raporu kabul etmemesi hallerinde, ilgili tüketici sorunları hakem heyetine başvurarak mevcut durumun tespit edilmesini isteyebilir.

Satıcı, tüketicinin bu Yönetmeliğin 13 ve 14 üncü maddelerinde belirtilen taleplerini reddedemez. Tüketicinin bu taleplerine karşı satıcı, bayii, acente, imalatçı- üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludurlar.” hükümleri yer almaktadır.

buda yargı kararı

TÜKETİCİNİN KORUNMASI- GİZLİ AYIP- MALA İLİŞKİN AYIP

Esas Yılı : 2004
Esas No : 4-29
Karar Yılı : 2004
Karar No : 83
Karar Tarihi : 18.02.2004
Daire No :
Daire : HG

ÖZET: Dava, ayıplı araç imal edilmesinden ve tamirinden kaynaklanan malın aynıyla değiştirilmesi veya değer kaybının telafisi ve tazminat istemine ilişkindir. Bunun yanında uyuşmazlık; araçta bulunan ayıbın hile ile gizlenmiş "gizli ayıp" niteliğinde ve buna göre davalı yanın "zamanaşımı definin" yerinde olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır. Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir. Borçlar Kanunundaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir.
*********

Taraflar arasındaki "tüketiciyi koruma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Birinci Tüketici Mahkemesince davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen 16.05.2002 gün ve 2001/1790-2002/742 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 18.02.2003 gün ve 2002/14811-2003/1502 sayılı ilamı ile; (...Dava, davacıların 11.07.1997 tarihinde "0" km olarak satın aldıkları Opel marka aracın direksiyonundan sesler ve gıcırtılar gelmesi üzerine çeşitli defalar imalatçı davalı firmanın yetkili servislerine götürüldüğü halde ayıbının gizlendiği iddiasına dayalı arabanın yenisi ile değiştirilmesi olmadığı takdirde değer kaybının tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece istem zamanaşımı nedeniyle reddedilmiş, karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacılar aracı satın aldıktan sonra ilk defa 28.12.1998 tarihinde yetkili Opel servisine götürmüşler, aracın direksiyon kutusu ve pompası değiştirilmiştir. Şikayetlerin devam etmesi üzerine 23.11.1999, 06.02.2001, 22.05.2001 ve 14.06.2001 tarihlerinde aracın Opel yetkili servislerine götürüldüğü ve zararın devam ettiği dosyada bulunan iş emirlerinden anlaşılmıştır. Yine dosya kapsamına göre söz konusu ayıbın gizli olup imalat hatasından kaynaklandığı en son 14.06.2001 tarihinde yapılan parça değişimi ile anlaşılmıştır. Bu tarih gözetildiğinde ve dava 20.06.2001 tarihinde açıldığından iki yıllık zamanaşımı süresi dolmamıştır. Şu durumda işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar verilmelidir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Davacı asil Süleyman kendi adına asaleten diğer davacı adına vekaleten 20.06.2001 tarihli dava dilekçesinde: davalı şirket tarafından imal edilen 1997 model Opel Vectra Marka arabayı 11.07.1997 tarihinde satın aldıklarını; 28.12.1998 tarihinde 14500 KM de iken direksiyondan sesler geldiğinden yetkili serviste direksiyon kutusunun değiştirildiğini; ancak, arızanın devam ettiğini; her gidişlerinde servisin "yağladık geçer" diyerek kendilerini oyaladığını; 23.11.1999 tarihinde gittikleri aynı servisin gıcırtı olmadığını söyleyip, aracın sabah denenmesi gerektiğini belirttiğini; 06.02.2000 tarihinde tekrar şikayetlerini anlattıklarında serviste daha önce de bu şikayetlerin olduğu, direksiyon pompası ve kutusunun değiştiğini, yapabilecekleri bir şey olmadığını, fabrika ile görüşmesi gerektiğinin söylendiğini; imalatçı firmaya ait fabrikadan görüştükleri bir müdürün bu şikayetin garanti kapsamı dışında olduğunu ifade ettiğini; direksiyondaki gıcırtı ve kırt kırt seslerinin artması ve direksiyonun ağırlaşması üzerine iyice muzdarip olduklarını, 22.05.2001 tarihinde bu kez aracı Opel'in diğer servisi olan Opis'e götürdüklerini, aracı bırakmalarını istediklerini ve aynı akşam telefonla "sakın arabayı böyle kullanmayın, tehlike yaratır direksiyon kutusu ve powerin değişmesi gerekir. Bu da 1.500.000.000 TL tutar" dediklerini, bunun üzerine arabayı serviste bıraktıklarını; satın aldıklarından beri aynı şikayetlerinin sürmesi karşısında duydukları şüphe üzerine TMMOB Ankara Makine Mühendisleri Odasına 24.05.2001 tarihinde başvurarak araç üzerinde yaptırdıkları bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 30.05.2001 tarihli rapor kapsamından aracın imalat hatasının olduğunun anlaşıldığını; 14.06.2001 tarihinde direksiyon kutusu ve diğer ilgili aksamın değiştirilip, bedelinin kendilerinden alındığını; imalat hatasının imalatçı firmanın yetkili servislerince hile ile gizlendiğini, ifadeyle, arabanın yenisi ile değiştirilmesini veya değer kaybının telafisini ve 1.475.894.449 lira tamir ücreti ile 40.000.000 TL bilirkişi ücretinin faizi ile davalı taraftan alınmasını istemiştir.

Davalı imalatçı firma vekili cevap dilekçesinde: Davacının dayanağı 4077 sayılı Kanunun 4. maddesinde zamanaşımı süresinin malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren 2 yıl olup, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini; ayrıca davanın davalının ikametgahı mahkemesi olan Torbalı'da açılması gerektiğini, bu nedenle de yetki itirazında bulunduklarını; değiştirme şartlarının oluşmadığını; bu güne kadar kullanılmasının haksız zenginleşme olacağını; sürekli kullanıma engel bulunmadığını; ellerinde 1997 model araç bulunmadığından fiili imkansızlık olduğunu; taleplerin iyi niyet kurallarına uymadığını; bir yıllık garanti süresi içinde ikiden fazla arıza şikayeti olmadığını; araçtan yararlanmaya devam olunduğunu; BK.202 ve 205 maddelerinin nazara alınmasını; servise ödenen ücretin iadesinin istenemeyeceğini, davacı delili olan raporu da kabul etmediklerini, ifadeyle, davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme; "Gerek aracın satın alınma gerekse arızanın ortaya çıktığı tarih ile dava tarihi arasında geçen süre nazara alındığında, 4077 sk. 4/4 maddesinde belirlenen 2 yıllık dava zamanaşımı süresinin geçirildiği; davacının dayandığı hile iddiası yönünden herhangi bir açıklama ve kanıt ileri süremediği; servisin tutumunu hile olduğu yönündeki davacı iddiasına itibar olunmadığı; davacı tarafın dört yıla yakın bir zaman hileye inanması ve davayı açmasının hileye bağlanamayacağı, gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar vermiştir.

Davacı tarafın temyizi üzerine Yüksek Özel Daire; dosya kapsamına göre söz konusu ayıbın gizli olup imalat hatasından kaynaklandığının en son 14.6.2001 tarihinde yapılan parça değişimi ile anlaşıldığı, bu tarih gözetildiğinde 20.6.2001 tarihinde açılan davanın iki yıllık zamanaşımı süresi içinde olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davacı ve davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna dayanılarak açılmış, ayıplı araç imal edilmesinden ve tamirinden kaynaklanan malın aynıyla değiştirilmesi veya değer kaybının telafisi ve tazminat istemine ilişkindir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; araçta bulunan ayıbın hile ile gizlenmiş "gizli ayıp" niteliğinde ve buna göre davalı yanın "zamanaşımı definin" yerinde olup olmadığı, noktasında toplanmaktadır.

İlkin, uyuşmazlığın temelinde yatan ayıp kavramı üzerinde durmakta yarar vardır;

"Tüketici yasası ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme" 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; "Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir."denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.

Görüldüğü üzere; Borçlar Kanunundaki ayıp kavramı ile yukarıda açıklanan 4077 sayılı Kanununun 4.maddesinde yer alan ayıp kavramları birbiri ile örtüşmektedir. Borçlar Kanuna göre; bir maldaki ayıp; satıcının zikr ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmak üzere iki türde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan ikinci tür olan yani lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi satıcı sorumludur. Ayıp, maddi, hukuki ya da ekonomik eksiklik şeklinde ortaya çıkabilir. Bunlardan yola çıkılarak ;satıcı ve dolayısıyla teselsül ilişkisi nedeniyle ithalatçıyı maldaki ayıptan sorumlu tutmanın maddi koşulları; ortada ayıp sayılan bir eksikliğin olması, ardından maldaki eksikliğin önemli olması ve ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda varolması, tüketicinin ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması, olarak sayılabilir.

Yeri gelmişken belirtmekte yarar vardır ki, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 4. maddesinin gerek davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan /gerekse 4822 sayılı kanunla değişerek 14.06.2003 tarihinde yürürlüğe giren şeklinde satıcının /ayıba karşı sorumlu tutulanların daha uzun bir garanti süresi vermemesi /daha uzun bir süre sorumluluk üstlenmemeleri halinde ayıplı maldan doğan davaların/sorumluluğun ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, ancak, satılan malın ayıbı tüketiciden satıcının hile ile /ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse 2 yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamayacağı, hükmü yer almaktadır.

Hemen burada somut olaya baktığımızda; davacıların satın aldığı ve davalı tarafından üretilerek satışa sunulan aracın satın alma tarihi olan 11.07.1997'den sonra direksiyon sisteminde arızanın varlığının davalının yetkili servisince tespit edilip, parça değişikliklerinden sonra da aynı arızanın ortaya çıktığı, davacı tarafın aracı götürdüğü yetkili servisçe parça değişiklikleri ve yağlama gibi geçici tedbirlerle sorunun giderilmeye çalışıldığı ancak davacıların araçtan beklediği verimi almasını önleyecek ölçüde aynı arızaların tekrarladığı, davacıların bu kez fabrikaya başvurup, başka bir yetkili servise de aracını götürmesi ve bu serviste arızanın hayati öneme haiz olduğunun belirtilmesi karşısında araç üzerinde Makine Mühendisleri Odasınca belirlenen bilirkişiye yaptırdığı inceleme ve tespitle aracın üretim arızasının bulunduğunun belirlendiği, davalıya ait yetkili serviste ücreti karşılığı yeniden parça değişikliği yapıldığı, mahkemece yapılan incelemede de bilirkişilerin üretim hatası tespit ettikleri, hatta dava devam ederken araçta aynı arızanın 18.04.2002 tarihinde yeniden ortaya çıktığı ve yine serviste tamir yoluyla giderilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Bu bağlamda; olayın açıklanan gelişimi ve deliller karşısında araçta üretim hatası bulunup, bunun gizli ayıp olduğunda kuşku yoktur. Zira, Davalı üretici onarımı yetkili servis istasyonları eliyle yapmaktadır. Bu istasyonlar satılan araçların teknik özellikleri itibariyle arıza ve ayıbı doğru ve tam teşhis edebilecek, en kısa sürede ve tam anlamıyla giderebilecek elemanlar bulundurmak zorundadır. Deneme yanılma ile aracı tamire çalışan ve parça değişikliği yoluna giden servis çalışanlarının serviste bulundurulmasının sonuçlarının tüketiciye mal edilmesi düşünülemez. Kaldı ki, üretim hatasının varlığını rahatlıkla tespit edebilecek nitelikte olması gereken servisin tüketiciyi sonuç alınamayan tamirlerle oyalaması ve arızanın belli periyotlarla tekrarlaması karşısında davada zamanaşımının varlığından da söz edilemez.

Şu durumda mahkemece işin esası incelenip varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken aksine gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddedilmesi bozmayı gerektirmiştir. Direnme kararı açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 18.02.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.

quot-bot-left.gif
 

bsenbay

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
20
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
başka bir yargı kararı (alıntıdır)

T.C.

YARGITAY


HUKUK GENEL KURULU

E. 2005/4-309

K. 2005/391

T. 22.6.2005

• AYIPLI MAL DAVASI ( İmalat Hatası Olduğu Saptanan Araç/Yenisi İle Değiştirilmesi Talebi - Aracın Modelinin Eski Olması Yasal Seçimlik Haklarından Birini Kullanan Davacının Bu İsteminin Karşılanmamasına Neden Olarak Gösterilemeyeceği )

• İMALAT HATASI OLAN ARAÇ ( Ayıplı Mal/Yenisi İle Değiştirilmesi Talebi - Aracın Modelinin Eski Olması Yasal Seçimlik Haklarından Birini Kullanan Davacının Bu İsteminin Karşılanmamasına Neden Olarak Gösterilemeyeceği )

• ARADAN UZUN ZAMAN GEÇEN AYIPLI ARACIN YENİSİ İLE DEĞİŞTİRİLMESİ TALEBİ ( Kanun Ve Yönetmeliğin Tüketici Tercihini Ön Planda Tuttuğu/Bu Hakkın Yerine Getirilmesini Sınırlayan Herhangi Bir Hüküm Olmadığı - Aracın Modelinin Eskimesi Neticeyi Değiştirmediği )

• TÜKETİCİNİN SEÇİMLİK HAKKI ( İmalat Hatası Olduğu Saptanan Araç/Yenisi İle Değiştirilmesi Talebi - Aracın Modelinin Eski Olması Davacının Bu İsteminin Karşılanmamasına Neden Olarak Gösterilemeyeceği )

4077/m.4,13

2004/m.24

1086/m.381,388


ÖZET : Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik 4. ve 13. maddelerine dayalı, ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi, istemine ilişkindir. Somut olayda; aracın imalat hatalı olduğu, çok sayıda tamir işlemine karşın arızanın giderilemediği bilirkişi raporları ile tespit edilmiş; mahkeme bu olguyu kabul etmiş; özel dairece de bu olgu bozmaya konu edilmemiştir. Dolayısıyla açıklanan yasal şartların varlığında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun imalat hatalı 1997 model araçla ilgili olarak davacı yanın isteminin ne şekilde hükme bağlanması gerektiği üzerinde düğümlenmiştir.
Tüketici dava dilekçesinde, malın yenisi ile değiştirilmesi olmazsa bedelinin tahsilini istemişse de sonraki celselerde sadece malın yenisi ile değiştirilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece bu istem nazara alınarak, aracın "0" km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine karar verilmiştir. Bu karar, yukarıda ayrıntısı açıklanan yasal düzenlemelere uygundur. Aracın modelinin eski olması, yasal seçimlik haklarından birini kullanan davacının bu isteminin karşılanmamasına neden olarak gösterilemez. Kanun ve yönetmelik tüketici tercihini ön planda tutmakta; değiştirme hakkının kullanılması durumunda bu hakkın yerine getirilmesini sınırlayan herhangi bir hüküm getirmemektedir.
DAVA : Taraflar arasındaki "ayıplı mal" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 1.Tüketici Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 25.06.2002 gün ve 2001/231-2002/677 sayılı kararın incelenmesi Davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15.09.2003 gün ve 2003/9405-10034 sayılı ilamı ile ;
( ...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, ayıplı çıkan aracın yenisi ile değiştirilmesi, olmazsa değerinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, aracın aynı model ve nitelikte "0" km. yeni bir araçla değiştirilmesine karar verilmiş, karar davalılarca temyiz edilmiştir.
Davacı, dava dilekçesinde; imalat hatası bulunan 1997 model Porche marka aracının yerine yenisinin verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde değerini istemiştir. Mahkeme ise aracın "0" km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine hükmetmiştir. Bu hükmün infazı HUMK.nun 388. maddesi karşısında güçlükler yaratır. 1997 model bir aracın aradan 4-5 yıl geçtikten sonra "0" km. yenisinin bulunması olanaklı değildir. Şu durumda, davacının seçenekli istemleri arasında aracın değeri de bulunduğuna göre davacının aracı kullanmakla edindiği yarar da gözetilerek aracın bedeline hükmedilmelidir.
Anılan yön gözetilmeden yazılı şekilde verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir... )
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi istemine ilişkindir.
A- Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde; dava dışı Süleyman K.'ın davalılardan Doğuş Otomotiv Holding A.Ş.'den satın aldığı 1997 model 911 Porshe markalı aracı, trafiğe çıkışından 15 gün sonra henüz 47 km.'de iken müvekkilinin satın aldığını, dava konusu araçta ilk olarak 1998 yılının ikinci ayında meydana gelen bir arıza nedeniyle "V" kayışının koptuğunu ve aracın bu nedenle Doğuş Motor'da servise girdiğini, aracın tamir edilerek müvekkiline teslim edildiğini, ancak daha sonra dava konusu olan aracın aynı arızayı sürekli olarak tekrarlamasından dolayı 1998 yılı 9.ayında, 01.07.1999, 29.10.1999, 29.11.1999, 15.05.2000 tarihlerinde servise girip çıktığını, en son 28.1.2001 tarihinden itibaren aracın aynı şikayet nedeniyle servise bırakıldığını ve halen aracın serviste kaldığını, bu nedenle araçtan yararlanamamanın süreklilik kazandığını ve araçtaki arızanın da tamir yolu ile giderilmesinin artık mümkün olmadığının ortaya çıktığını, aracın 10.000 km.de bulunduğunu, bunun da araçtaki arızanın imalat hatasından kaynaklandığını gösterdiğini, araçtaki arızanın davalılarca uzmanı oldukları konuda tamirle düzeleceğini belirterek verilen güvenle müvekkilinden hile ile gizlendiğini, aldatılıp oyalandığını, ayrıca aracın Almanya'daki üretici firmasının bu model araçlarda karşılaşılan bu arıza nedeniyle aynı model araçları piyasadan topladığını, davalı tarafın bunu bilerek müvekkilinden gizlediğini, ayıplı mal ve hizmetlerin ifasının tüketicilerin sağlık ve can güvenliğini ciddi olarak tehdit ettiğini ve Anayasanın 17. maddesine de aykırı olduğunu ifadeyle; 4077 Sayılı Yasanın 4. maddesinin 2.fıkrası gereğince ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesini, değiştirmenin mümkün olmadığı takdirde araç bedelinin 4.7.1997 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini; aşamalarda ve özellikle de 25.6.2002 ve 28.12.2004 tarihli oturumlarda ise sadece aracın yenisi ile değiştirilmesini istemiştir.
B- Davalı Tarafın Cevabının Özeti:
Davalılar vekili cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; Doğuş Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. unvanlı şirketin unvan değiştirerek Doğuş Otomotiv Holding A.Ş. olduğunu ve şirketin faaliyet konusunun da değiştirildiğini, Doğuş Otomotiv Holding AŞ.'nın de Porshe marka araçların veya her hangi bir marka aracın satıcısı, bayii, acentesi yada distribütörü olmadığı gibi, Doğuş Motor Servis ve Ticaret A.Ş.'nin de Doğuş Holding A.Ş.'nin yetkili servisi olmadığını, iş emirlerinde müvekkilinin isminin bulunmadığını belirterek müvekkili Doğuş Otomotiv Holding A.Ş. yönünden davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini; Doğuş Motor Servis ve Tic. A.Ş. yönünden ise; dava konusu aracın garanti süresi içerisinde yalnızca bir defa arıza şikayeti nedeniyle servise getirildiğini ve garanti kapsamı içerisinde aracın tamir edilerek davacıya teslim edildiğini, bu nedenle davacının 4077 Sayılı Yasanın 4. Maddesine göre seçimlik hakkını tamir yönünde kullandığını, artık davacının aracın yenisi ile değiştirilmesi veya bedelinin iadesini talep edemeyeceğini, aracın garanti kapsamı dışında da aynı şikayetlerle gelindiğinde tamir edilerek davacıya aracın teslim edildiğini, araçtaki problemin "V" kayışının ve "A-C" kayışının kopmasından kaynaklandığını, bu problemlerin de hayati önem taşımadığını, aracın en son 30.1.2001 tarihinde "V" kayışı kopması şikayeti ile müvekkili şirkete getirilerek tamirinin talep edildiğini, aracın tamir edilerek tamamen kusursuz şekilde teslime hazır olduğunu ve davacının aracını teslim alması konusunda defalarca uyarıldığı halde davacının aracını teslim almadığını, araçta üretim hatasının bulunmadığını, aracın değişen aralıklarla kayışlarının kopmasının davacı tarafından gerektiği gibi kullanılmamasından kaynaklandığını, dava konusu aracın 20.7.1997 tarihinde satıldığını ve bu nedenle 4077 Sayılı Yasanın 4/4. maddesine göre davanın zaman aşımına uğradığını, garanti süresinin de 3 yıl önce dolduğunu, aracın garanti süresi içerisinde yalnızca bir defa arızalandığını, belirterek davanın reddini savunmuştur.
C- Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Yerel Mahkeme; "...Somut olayda araçta meydana gelen V kayışı kopuşları onarılmıştır. Ama V kayışı kopuşları sürekli olarak tekrarlamıştır. O halde bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde araç motoru elemanlarında ya üretim hatası mevcuttur ya da verilen servis hizmetinde ayıplı hizmet söz konusudur. Yani yapılan onarımlar temelden yapılmış onarım olarak kabul edilemez. Davalıların yükümlülüğü yeterli donanıma ve bilgiye sahip servis istasyonları açmak ve bu servis istasyonlarında ayıp var ise iyi teşhis ile bu ayıbı tanımak ve onarımı da doğru bir şekilde gerçekleştirmek ve aracı ayıptan an olarak tüketiciye teslim etmektir. Davalı taraf servis istasyonlarının, arızayı iyi teşhis ederek onarımı buna göre gerçekleştirdiklerinin kabulü mümkün değildir. V kayışı kopmalarında kullanım hatasının olmadığı bilirkişi raporu ile tespit edildiğine göre davalıların servis istasyonları ile yapılan onarım teşhis ve tedavi olarak yeterli nitelikte değildir. Görünüşte onarım söz konusudur. Bu durum, tüketicinin yanıltılması ve ayıbın hile ile gizlenmesidir. Zira, gerçekte ayıp teşhisi ve onun gereği olan tamiratı yapılmış değildir. Aksi halde V kayış kopmalarının tekrarlanmaması gerekirdi. Bu nedenle davalı tarafın zaman aşımından yararlanması söz konusu değildir. Açıklandığı şekilde ayıbın hile ile gizlenmesi söz konusu olduğundan davalı tarafın iki yıllık zaman aşımından yararlanması söz konusu değildir. 4077 Sayılı Yasanın 4 ve 13. maddeleri ile 2001/6 sayılı tebliğin 14 ve 6. maddelerindeki koşullar oluşmuştur." Gerekçesiyle, davanın kabulü ile dava konusu olan 1997 model Porche marka 911 turbo tipindeki aracın aynı model ve nitelikte "0" km. yeni bir araç ile değiştirilmesine, davacıda bulunan aracın davalı tarafından geri alınmasına, karar vermiştir.
D- Temyiz Evresi, Bozma Ve Direnme:
Hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Özel Daire; sair temyiz itirazlarını reddedip; "...Davacı, dava dilekçesinde; imalat hatası bulunan 1997 model Porche marka aracının yerine yenisinin verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde değerini istemiştir. Mahkeme ise aracın "0" km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine hükmetmiştir. Bu hükmün infazı HUMK.nun 388. maddesi karşısında güçlükler yaratır. 1997 model bir aracın aradan 4-5 yıl geçtikten sonra "0" km. yenisinin bulunması olanaklı değildir. Şu durumda, davacının seçenekli istemleri arasında aracın değeri de bulunduğuna göre davacının aracı kullanmakla edindiği yarar da gözetilerek aracın bedeline hükmedilmelidir. Anılan yön gözetilmeden yazılı şekilde verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir." gerekçesiyle hükmü bozmuştur.
Davacı vekilinin karar düzeltme istemi de reddedilmiştir.
Davacı taraf, Yargıtay bozma ilamından sonra ise bozma ilamına karşı direnilmesini isteyerek aracın değiştirilmesine karar verilmesini; davalı taraf ise, davalı Doğuş Otomotiv Holding A.Ş. ve Doğuş Motor Servis ve Tic. A.Ş.nin birleştiğini belirterek, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi örneğini dosyaya sunmuş ve Doğuş Otomotiv Servis Ticaret A.Ş. Adına bozma kararına uyulmasını, aracın kullanım bedeli düşülerek bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkeme; "Aracın ayıplı olduğu yönündeki karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin incelemesi sırasında yerinde görülmüştür. Davacı vekili 25.6.2002 tarihli oturumda ve bozma ilamının görüşüldüğü 28.12.2004 tarihli oturumda tercih talebini değişim yönünde olduğunu ifade etmiştir. Yasa ve yönetmelik gereği tüketicinin bu tercihine göre hüküm verilmesi zorunludur. Aksi halde davanın açılması ve karar aşamasına kadar malın modelinin geçmiş olması muhtemeldir ve bu durumda malın değiştirilmesinin zorluk yaratacağından bahisle değiştirme talebi reddedildiği takdirde yasadaki "değiştirme" yönündeki kural uygulanamaz hale gelir.
Unutulmamalıdır ki; çağın gelişen teknolojisi değişim sürecini çok hızlı yaşamakta ve 1. gün piyasaya çıkan bir mal rekabet ortamındaki üretici tarafından 2. gün revize edilmiş ( geliştirilip, değiştirilmiş ) olarak piyasaya sürülebilmektedir. Hızla değişen rekabet ortamındaki bu koşullar göz önünde tutulmalı ve bu durumun tüketiciyi koruyan yasaların uygulanmasına engel teşkil etmesine izin verilmemelidir. Kaldı ki, öngörülen malın bulunamaması halinde İİK.nun 24. maddesinin uygulanma imkanı vardır. İİK.nun 24/4. maddesinde yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde İcra Müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki ( 17.7.2003 tarihli İİK.daki değişiklikle ) rayice göre takdir olunur" denilmektedir. Dava konusu olan 1997 model Porche araç infaz sırasında temin edilemez ise İİK.nun 24. maddesine göre işlem yapılması mümkündür. Bu nedenle kararın infazının güçlük yaratmasından söz edilemez.
Bu bilgiler ışığında; dava konusu olan araç infaz sırasında bulunmasa da; İİK.nun 24/4. maddesinin uygulama imkanı vardır. O halde kararın infazının güçlüğünden bahsedilemez. Tüketicinin talebine saygı gösterilmeli ve yasanın tüketiciye tanıdığı seçimlik hakların kullanılmasına engel olunmamalıdır. Bu nedenle dava konusu olan aracın yenisi ile değiştirilmesine karar vermek gerekmiştir. Dava konusu olan araç; 20.6.1997 tarihinde satın alınmıştır. Bozma ilamında, davacının aracı kullanmakta edindiği yararın da gözetilmesi gerektiği belirtilmektedir. 4822 sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı Yasada kullanım bedelinin düşüleceğine dair her hangi bir hüküm yoktur. Kaldı ki aracı satın alan kişi de bu araç nedeniyle bedel ödemiştir, davacı aracı kullanmış, karşı taraf da ödenen bedeli kullanmıştır. Bu nedenlerle aracın kullanım bedelinin mahsubu yasanın özü ve ruhuna aykırı olur." Gerekçesiyle önceki kararında direnerek davanın kabulü ile dava konusu olan 1997 model Porche marka 911 turbo tipindeki aracın aynı model ve nitelikte "0" km. yeni bir araç ile değiştirilmesine, davacıda bulunan aracın davalı tarafından geri alınmasına, .. karar vermiştir.
Hükmü, davalı vekili temyize getirmektedir.
E- Gerekçe:
Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik 4. ve 13. maddelerine dayalı, ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi, istemine ilişkindir.
Dava konusu olan araç; 1997 model Porche marka 911 Turbo tipinde olup, 20.6.1997 tarihinde dava dışı Süleyman K. tarafından satın alınmış, 4.7.1997 tarihinde ise aracı davacı Yalçın S. satın almıştır. Dava 5.4.2001 tarihinde açılmıştır. Aracın satın alındığından itibaren tamirine karşın tekrarlanan üretim hatasının bulunduğu yapılan bilirkişi incelemesi ve dosyadaki belgelerle tespit edilmiş; mahkemenin davaya konu aracın hatalı üretim nedeniyle ayıplı olduğu ve davalıların bu ayıptan sorumlu oldukları yönündeki kabulü Özel Dairece de uygun bulunup, bozma kapsamı dışında tutularak uyuşmazlık konusu olmaktan çıkmıştır.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 1997 model ayıplı aracın "0' km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine ilişkin hükmün infazının HUMK.nun 388. maddesi karşısında olanaklı ve yasaya uygun olup olmadığı; açıkça ayıplı malın yenisiyle değiştirilmesi talebi olmasına karşın bedeline hükmedilip, hükmedilemeyeceği ve davacının kullanımdan kaynaklanan yararının, araç bedelinden düşülmesine yasal olanak bulunup bulunmadığı, noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik "Ayıplı mal" başlıklı 4. maddesinde;
"Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir.
Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.
İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
Bu madde ile ayıba karşı sorumlu tutulanlar, ayıba karşı daha uzun bir süre ile sorumluluk üstlenmemişlerse, ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış olsa bile malın tüketiciye teslimi tarihinden itibaren iki yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallarda beş yıldır. Ayıplı malın neden olduğu her türlü zararlardan dolayı yapılacak talepler ise üç yıllık zamanaşımına tabidir. Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz."
Denilmekte;
Aynı Kanunun 4822 sayılı Kanunla değişik "Garanti Belgesi" başlıklı 13. maddesinde ise;
"İmalatçı veya ithalatçılar ithal ettikleri veya ürettikleri sanayi malları için Bakanlıkça onaylı garanti belgesi düzenlemek zorundadır. Mala ilişkin faturanın tarih ve sayısını içeren garanti belgesinin tekemmül ettirilerek tüketiciye verilmesi sorumluluğu satıcı, bayi veya acenteye aittir. Garanti süresi malın teslim tarihinden itibaren başlar ve asgari iki yıldır. Ancak, özelliği nedeniyle bazı malların garanti şartları, Bakanlıkça başka bir ölçü birimi ile belirlenebilir.
Satıcı; garanti belgesi kapsamındaki malların, garanti süresi içerisinde arızalanması halinde malı işçilik masrafı, değiştirilen parça bedeli ya da başka herhangi bir ad altında hiçbir ücret talep etmeksizin tamir ile yükümlüdür.
Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde, 4 üncü maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayi, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur.
Tüketicinin malı kullanım kılavuzunda yer alan hususlara aykırı kullanmasından kaynaklanan arızalar, iki ve üçüncü fıkra hükümleri kapsamı dışındadır.
Bakanlık, hangi sanayi mallarının garanti belgesi ile satılmak zorunda bulunduğunu ve bu malların arızalarının tamiri için gereken azami süreleri Türk Standartları Enstitüsünün görüşünü alarak tespit ve ilanla görevlidir."
Hükmü yer almaktadır.
Görüldüğü üzere; ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilanlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir. Tüketici bu durumda bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercihine konu bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
Tüketici onarım hakkını kullanmışsa, garanti süresi içerisinde sık arızalanması nedeniyle maldan yararlanamamanın süreklilik arz etmesi veya tamiri için gereken azami sürenin aşılması veya tamirinin mümkün bulunmadığının anlaşılması hallerinde 4. maddede yer alan diğer seçimlik haklarını kullanabilir. Satıcı bu talebi reddedemez. Tüketicinin bu talebinin yerine getirilmemesi durumunda satıcı, bayii, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur.
Ayrıca 14.06.2003 gün ve 25138 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14/a maddesine göre;
"Tüketicinin onarım hakkını kullanmasına rağmen malın;
a- Tüketiciye teslim edildiği tarihten itibaren, belirlenen garanti süresi içinde kalmak kaydıyla, bir yıl içerisinde; aynı arızanın ikiden fazla tekrarlanması veya farklı arızaların dörtten fazla meydana gelmesi veya belirlenen garanti süresi içerisinde farklı arızaların toplamının altıdan fazla olması unsurlarının yanı sıra, bu arızaların maldan yararlanmamayı sürekli kılması durumlarında tüketici malın ücretsiz değiştirilmesini, bedel iadesi veya ayıp oranında bedel indirimi talep edebilir.
Satıcı, tüketicinin bu Yönetmeliğin 13 ve 14. maddelerinde belirlenen taleplerini reddedemez. Tüketicinin bu taleplerine karşı satıcı, bayii, acente, imalatçı-üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur."
Bu hükümlerden çıkarılacak sonuca gelince:
Tüketici onarım hakkını kullanmasına karşın, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 13. maddesi ve Garanti Belgesi Uygulama Esaslarına Dair Yönetmeliğin 14. maddesinde belirtilen şartların oluşması halinde, aynı Kanunun 4. maddesinde sayılan diğer seçimlik haklarından birini kullanabilecektir.
Şu halde tüketici, doğrudan ücretsiz değiştirme hakkını kullanabilir. Zira, burada seçimlik hakkın kullanılmasından sonra değiştirilemeyeceği kuralının yasal bir istisnası söz konusudur.
Somut olayda; aracın imalat hatalı olduğu, çok sayıda tamir işlemine karşın arızanın giderilemediği bilirkişi raporları ile tespit edilmiş; mahkeme bu olguyu kabul etmiş; özel dairece de bu olgu bozmaya konu edilmemiştir. Dolayısıyla açıklanan yasal şartların varlığında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sorun imalat hatalı 1997 model araçla ilgili olarak davacı yanın isteminin ne şekilde hükme bağlanması gerektiği üzerinde düğümlenmiştir.
Tüketici dava dilekçesinde, malın yenisi ile değiştirilmesi olmazsa bedelinin tahsilini istemişse de sonraki celselerde sadece malın yenisi ile değiştirilmesi isteminde bulunmuştur. Mahkemece bu istem nazara alınarak, aracın "0" km. aynı nitelikte yenisi ile değiştirilmesine karar verilmiştir. Bu karar, yukarıda ayrıntısı açıklanan yasal düzenlemelere uygundur. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 381-388 maddelerine aykırı bir hükmün varlığından da söz etmek olanaklı değildir. Aracın modelinin eski olması, yasal seçimlik haklarından birini kullanan davacının bu isteminin karşılanmamasına neden olarak gösterilemez. Kanun ve yönetmelik tüketici tercihini ön planda tutmakta; değiştirme hakkının kullanılması durumunda bu hakkın yerine getirilmesini sınırlayan herhangi bir hüküm getirmemektedir.
Diğer taraftan, infaz aşamasında hükme konu malın bulunamaması halinde, İcra ve İflas Kanunu'nun 24. maddesinin uygulanma olanağının varlığı da unutulmamalıdır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 4949 sayılı yasayla değişik 24/4. maddesinde;
"... Menkul malın değeri ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde İcra Müdürü tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur" hükmü yer almaktadır.
Bu açık hükmün varlığı karşısında, kararın infazının güçlüğünden de söz edilemez.
Ayrıca, gerek 4077 sayılı Kanunun ilk şeklinde gerekse 4822 sayılı Kanunla değişik halinde kullanım bedelinin düşülmesine yönelik bir hükme de yer verilmemiştir.
Sonuçta; yukarıda ayrıntısı açıklanan tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle belirlenen olgular ile içerikleri irdelenen yasal düzenlemelere göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 1.012.50 YTL. lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 22.06.2005 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
 

bsenbay

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
20
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
başka bir tane daha (alıntıdır)

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/1452
K. 2006/5312
T. 11.4.2006
• AYIPLI OTOMOBİL ( Davacının Tercih Hakkını Baştan İtibaren Aracın İadesi ve Ödediği Paranın Tahsili Yönünde Kullanması - Mahkemece Talebe Uygun Karar Verilmesi Gereği )
• TÜKETİCİNİN TERCİH HAKKI ( Baştan İtibaren Aracın İadesi ve Ödediği Paranın Tahsili Yönünde Kullanması/Mahkemece Talebe Uygun Karar Verilmesi Gereği - Ayıplı Otomobil )
• OTOMOBİLDEKİ ARIZANIN GİDERİLMESİ ( Ayıplı Otomobil - Davacının Tercih Hakkını Baştan İtibaren Aracın İadesi ve Ödediği Paranın Tahsili Yönünde Kullanması/Mahkemece Talebe Uygun Karar Verilmesi Gereği )
• TÜKETİCİNİN KORUNMASI ( Ayıplı Otomobil/Tüketicinin Tercih Hakkı - Mahkemece Talebe Uygun Karar Verilmesi Gereği/Baştan İtibaren Aracın İadesi ve Ödediği Paranın Tahsili Yönünde Kullanması )
1086/m.74
4077/m.4
ÖZET : Davacının, davalı otomotiv şirketinden satın aldığı otomobilin kısa süre içinde arızalandığını bildirip ödediği bedelin iadesini istemesi ancak davalı tarafından reddedilmesi üzerine gönderdiği ihtarnamenin de kabul edilmemesi sebebiyle aracın iadesi ile ödediği paranın tahsiline karar verilmesini talep ettiği davada, davacının 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. maddesine dayanarak, ayıplı çıkan araç ile ilgili tercih hakkını baştan itibaren aracın iadesi ve ödediği paranın tahsili yönünde kullanması karşısında, mahkemece, davacının talebine uygun olarak karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki ayıplı mal davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalılardan E... Otomotiv A.Ş.'den 22.10.2004 gününde sıfır kilometre Opel marka bir araç satın aldığını, daha 2 km. gitmeden aracın arıza sinyali verdiğini, davalıların aracı servislerine götürdüklerini, ertesi gün davalı şirketi arayıp aracı istemediğini, ödediği bedelin iadesini istediğini bildirdiğini, olumsuz cevap aldığını, bunun üzerine 26.10.2004 günü ihtarname gönderdiğini, davalıların kabul etmediklerini ileri sürerek aracın iadesine, ödediği satış bedelinin iadesine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, arızanın giderildiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davacının tercih hakkını tamirden yana kullandığı, arıza giderilip aracın davacıya teslim edildiği gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davaya konu aracı 21.10.2004 tarihli faturayla davalılardan E... Otomotiv A.Ş.'den satın almış, 21.10.2004 tarihinde davalılara gönderdiği ihtarnamesiyle aracın 2 km. gitmeden arıza yaptığını, arızanın giderilemeyip servise götürüldüğünü belirtmek suretiyle ödediği bedelin tahsilini istemiş, davalılardan E... Otomotiv A.Ş. 4.11.2004 tarihli cevabi ihtarnamesinde davacı talebinin diğer davalı tarafından reddedildiği, araçtaki şikayetlerin giderildiği belirtilerek aracın üç gün içerisinde alınmadığı takdirde otopark bedelinden sorumlu tutulacağı belirtilmiştir. Dosya içerisindeki 03.02.2005 tarihli iş emri üzerine düşülen şerhten de anlaşılacağı gibi, davacı, aracı servisten almamış, serviste kaldığı süre içerisinde de ( 48 ) km.'de bulunan aracın hiç kullanılmadığı halde motor beyni ve otomatik şanzıman beyninin değiştirildiği dosya içerisindeki iş emirlerinden ve 09.07.2005 tarihli bilirkişi raporundan açıkça anlaşılmaktadır. Önemli sayılan bu arızaların sonradan giderilmesinin sonuca etkisi yoktur. Davacı, baştan itibaren tercih hakkını 4077 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne dayanarak aracın iadesine, ödediği paranın tahsiline karar verilmesini istediğine göre talebine uygun olarak karar verilmesi gerekirken dosyadaki delillere ters düşecek şekilde davanın reddedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 11.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 

bsenbay

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
13 Kas 2006
Mesajlar
20
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
bir tane daha (alıntıdır)

T.C.

YARGITAY


13. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/13380

K. 2006/473

T. 24.1.2006

• ARAÇTA GİZLİ AYIP ( Kullanıcı Hatasına Bağlı Olmayan Üretimden Kaynaklanan - Davacının Süresinde Satıcıdan Aracın Değiştirilmesi Talebi/Şartları Oluşan Değiştirme Talebinin Kabulü Zorunluluğu )

• AYIPLI ARACIN DEĞİŞTİRİLMESİ TALEBİ ( Davacının Süresinde Yaptığı Değiştirme Talebinin Kabulü Zorunluluğu - Kullanıcı Hatasına Bağlı Olmayan Üretimden Kaynaklanan Gizli Ayıp )

• GİZLİ AYIP ( Araçta Kullanıcı Hatasına Bağlı Olmayan Üretimden Kaynaklanan - Davacının Süresinde Satıcıdan Aracın Değiştirilmesi Talebi/Şartları Oluşan Değiştirme Talebinin Kabulü Zorunluluğu )

• TÜKETİCİ HAKLARI ( Gizli Ayıp/Ayıplı Aracın Değiştirilmesi Talebi - Talebinin Kabulü Zorunluluğu/Davacının Süresinde Olan Talebi )

4077/m.4


ÖZET : Araçta kullanıcı hatasına bağlı olmayan, üretimden kaynaklanan gizli ayıp mevcut olup, davacı süresinde satıcı davalılara aracın değiştirilmesi talebiyle başvurmuştur. Bu durumda 4077 sayılı Yasa'nın 4/2 maddesi hükmü gereği davalılar, davacının şartları oluşan değiştirme talebini kabul etmek zorundadır.
DAVA : Taraflar arasındaki ayıplı ürün davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, 30.07.2004 tarihinde davalılardan O... Oto Pazarlama San. A.Ş.'den 0 km O. V. araç satın aldığını, 11.09.2004 tarihinde aracın vites kutusundan ses geldiğini, servisin hiçbir işlem yapmadığını, 29.09.2004 tarihinde motor arıza lambasının yandığını, servisin bu lambayı söndürüp teslim ettiğini, şikayetlerinin halen devam etmesine rağmen davalıların değişim talebini kabul etmediğini iddia ederek davaya konu aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini istemiştir.
Davalılar, aracın ayıplı olmadığını basit arızaların giderilerek aracın davacıya teslim edildiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının davalılar tarafından üretilip satılan O. V. marka otomobili 30.07.2004 tarihinde satın aldığı, 11.09.2004 ve 29.09.2004 tarihlerinde vites, kolundan ses gelmesi, motor arıza lambasının sürekli yanması nedeniyle servise başvurduğu ancak servisin "fabrikadan bilgi bekleniyor" denilerek aracı davacıya teslim ettiği, bunun üzerine davacının aracın değiştirilmesi talebi ile davalı O... A.Ş.'ye başvurduğu anlaşılmıştır. Mahkemece araç üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, rapora göre araçta şanzımanından kaynaklanan gizli ayıp bulunduğu, bu ayıbın meydana gelmesinde sürücü kusuru ya da yetersizliği bulunmadığı, şanzıman ünitesinin komple değiştirilmesi suretiyle arızanın giderilmesinin mümkün olacağı yani imalat hatası bulunduğu bildirilmiş, ayrıca aracın hali hazırda faal olarak hizmet vermeyi sürdürdüğü, araçtan yararlanamama koşulunun oluşmadığı, bu nedenle davacının değişim talebinin yasal koşullarının oluşmadığı belirtilmiştir. Mahkemece de araçtaki gizli ayıbın yenisi ile değiştirilmesini gerektirecek esaslı ayıp olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Oysaki araçta kullanıcı hatasına bağlı olmayan üretimden kaynaklanan gizli ayıp olduğuna, davacı süresinde 11.10.2004 tarihinde satıcı davalı O... A.Ş.'ye aracın değiştirilmesi talebiyle başvurduğuna göre, 4077 sayılı Yasa'nın 4/2. maddesi hükmü gereği davalılar davacının şartları oluşan değiştirme talebini kabul etmek zorundadırlar. Davacının servise iki kez başvurmasına rağmen "fabrikadan bilgi bekleniyor" denilerek, üretim hatası bulunan aracın davacıya iade edilmesi daha sonrada araçtan yararlanmamak süreklilik arz etmiyor denmesi MK'nın 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılmasıdır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), 24.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi
 
Üst