Mimar Sinan

sapphire

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
31 Tem 2006
Mesajlar
2,007
Tepki puanı
0
Puanları
36
Yaş
46
Siteyi ziyaret et
Türk ve Dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük mimarı,büyük deha Mimar Sinan'ın 519.doğum günü nedeniyle Google özel bir logo hazırladı.Büyük mimarın anısına ben de kısaca hayatından ve eserlerinden bahseden bir konu açmak istedim.

15 Nisan 1489 tarihinde,Kayseri'nin Ağırnas köyünde doğmuştur.1511 yılında devşirme olarak İstanbul'a gelmiş ve Yeniçeri Ocağına alınmıştır.
İran Seferi,Korfu,Pulya ve Moldovya Seferlerine katıldı.1538 yılında Hassa başmimarı oldu.Bu görevini 1.Süleyman,2.Selim ve 3.Murat zamanında 40 yıl süre ile yapmıştır.

Süleymaniye Camii, Mimar Sinan’ın İstanbul’daki en muhteşem eseridir. Kendi tabiriyle kalfalık döneminde, 1550-1557 yılları arasında yapılmıştır.
Mimar Sinan’ın en büyük eseri ise, seksen yaşında yaptığı ve "ustalık eserim" diye takdim ettiği, Edirnedeki Selimiye Camii'dir(1575).
1588'de İstanbul'da vefat eden Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'nin yanında kendi yaptığı sade türbeye gömüldü.
Mimar Sinan'ın Camii,Medrese,Türbe,İmaret,Darüşşifa,Su yolları,Su kemerleri,Köprü,Kervansaray,Saray,Mahzen,Hamam eserleri vardır.

Bazı eserleri hakkında kısa bilgiler ;
Süleymaniye Camii;
Süleymaniye Camii klasik Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerindendir. Yapımından günümüze dek İstanbul'da yüzü aşkın deprem gerçekleşmesine karşın, caminin duvarlarında en ufak bir çatlak oluşmamıştır. Dört fil ayağı üzerine oturan caminin kubbesi 53 m. yüksekliğinde ve 26,5 m çapındadır. Bu ana kubbe, Ayasofya'da da görüldüğü gibi,iki yarım kubbe ile desteklenmektedir. Kubbe kasnağında 32 pencere bulunmaktadır. Cami avlusunun dört köşesinde birer minare bulunmaktadır. Bu minarelerin camiye bitişik iki tanesi üçer şerefeli ve 76 m. yüksekliğinde, cami avlusunun kuzey köşesinde soncemaat yeri giriş cephesi duvarının köşesinde bulunan diğer iki minare ise ikişer şerefeli ve 56 m. yüksekliğindedir. Cami, içindeki kandil islerini temizleyecek hava akımına uygun inşa edilmiştir.Yani cami,içinde, yağ lambalarından çıkan islerin tek bir noktada toplanmasını sağlayan bir hava akımı yaratacak şekilde inşa edilmiştir. Camiden çıkan isler ana giriş kapısının üzerindeki odada toplanmış ve bu isler mürekkep yapımında kullanılmıştır.
Selimiye Camii ;

Selimiye'de daha önceki hiç bir camide, Ayasofya ve Bizans eserinde ve antik çağ mabetlerinde görülmemiş bir teknik kullanılmıştır. Daha önceki kubbeli yapılarda, asıl kubbe kademeli yarım kubbelerin üzerinde yükselmesine rağmen, Selimiye Camii tek bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbe, 8 filayağına dayanan bir kasnak üzerine oturtulmuştur. Kasnak, filayaklarına kemerlerle bağlıdır. Kubbenin çapı 33,28 metre, yüksekliği de 15,86 metredir. Bu şekilde örttüğü iç mekana verdiği genişlik ve ferahlıkla birlikte mekanın bir kerede kolayca anlaşılmasını sağlar. Kubbe aynı zamanda camiinin dış görünüşünün ana hatlarını da belirler.

Selimiye'nin herbiri 70,89 metre yüksekliğinde, kalem gibi incecik 4 minaresi vardır. Minareler üçer şerefelidir. İki minaresinde şerefelerin üçüne giden yol ayrıdır. Bu minarelerden aynı anda üç şerefeye de birbirini görmeden üç kişi çıkabilir. Öndeki iki minarenin taş oymaları çukur, ortadaki minarelerin oymaları ise kabarıktır. Minarelerin kubbeye yakın olması, camiyi göğe doğru uzanıyormuş gibi gösteren bir görünüş güzelliği sağlar. Diğer camilerde ise minareler açığa yapılmış ve yapı genişlemiştir. Selimiye
Caminin mimarisinde olduğu kadar, mermer, çini ve hat işçiliklerinde de kusursuzluğa varılmıştır. Yapının içi İznik çinileriyle süslüdür. Büyük kubbenin tam altındaki Hünkar mahfili, 12 mermer sütunlu ve 2 metre yüksekliktedir. Çinilerin bir kısmı 1877-78 Osmanlı-Rus savaşında, Rus generali Skobelef tarafından sökülerek Moskova'ya götürülmüştür. Yapının, kuzeye, güneye ve avluya açılan 3 kapısı vardır. İç avlu, revaklar ve kubbelerle süslüdür. Avlunun ortasında mermerden özenle işlenmiş bir şadırvan vardır. Dış avluda ise Sıbyan Mektebi, Darül Kurra, Darül Hadis, medrese, imaret bulunmaktadır. Sıbyan Mektebi günümüzde Çocuk Kütüphanesi, medrese ise müze olarak kullanılmaktadır.
(wikipedia'dan faydalanılmıştır)


 

MBugra1

Bölüm Sorumlusu
Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
4 Mar 2008
Mesajlar
2,516
Tepki puanı
0
Puanları
0
www.karinca.tk
Çok büyük bilimci çok büyük bir deha. Toprağı bol olsun
 

Fætih

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
3 May 2008
Mesajlar
9,372
Tepki puanı
2
Puanları
38
Yaş
32
Siteyi ziyaret et
Selimiye'nin herbiri 70,89 metre yüksekliğinde, kalem gibi incecik 4 minaresi vardır. Minareler üçer şerefelidir. İki minaresinde şerefelerin üçüne giden yol ayrıdır. Bu minarelerden aynı anda üç şerefeye de birbirini görmeden üç kişi çıkabilir.
Hayran Olunacak Bir Olay.... +13 bilinmeyenli denklemı çözen çok büyük bir bilimci...Rahmetle Anıyoruz...
 

mustafagokay

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
31 Tem 2006
Mesajlar
1,119
Tepki puanı
0
Puanları
36
Yaş
41
Siteyi ziyaret et
Eğitimini Enderunda aldığı ve devşirme olduğu için rum ya da ermeni zannedilmiştir. oysa enderun'da seçilmiş parlak türk gençler de eğitim görebilmekteydi. kökeni hakkındaki iddialar kah rum kah ermeni olduğunu ileri sürmekle tutarsızdır.

84 Cami, 52 Mescit, 57 medrese, 7 okul ve darülkurra, 22 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 7 su yolu kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray, 35 köşk ve saray, 6 ambar ve mahzen, 48 hamam olmak üzere sayılamayanlarla birlikte üç yüz elliyi aşkın yapı gerçekleştirmiştir.

99 sene yaşamış, 60 sene Mimarlık yaptığını düşünürsek senede 6 eser üretmiş...

Adı Merkür de bir kratere verilmiş deha.
 
Son düzenleme:

atomkarinca

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
31 Eki 2006
Mesajlar
1,824
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Siteyi ziyaret et
Mimar Sinan 1490'da güzel bir bahar sabahı Ağırnas'ta doğdu. Klasik Osmanlı mimarlığının sonraki dönemlerede ışık tutan aynı zamanda dünyanın en büyük mimarı. Babası ve dedesi dülgerdi. 22 yaşındayken devşirilerek Yeniçeri ocağına alındı. Bir süre Enderunda neccarlık (dülgerlik) öğrenimi gördü. Acemi oğlanlık döneminde I. Selim'in (Yavuz) İran ve Mısır seferlerine katıldı. Kapıya çıkıp yeniçeriliğe geçince I. Süleyman'ın (Kanuni) ordularıyla birlikte Belgrad(1521) ve Rodos(1522) şavaşlarına girdi. Becerikli ustaların yanında Cami, han, hamam, çeşme vb. yapımında mesleğin her kademesinde çalıştı. Mohaç savaşının(1526) ardından zemberekçibaşı'lığa getirildi. 1529 Viyana ve 1532 Alman seferlerinede katıldıktan sonra, Süleyman'ın Bağdat seferi sırasında yeteneğini göstererek Hasekiliğine, 1537'deki Korfu seferinden sonrada subaşılığa yükseltildi.
1539'da Hassa ser mimarlığına (mimarbaşılığa) atandı ve kendisine arpalık olarak Vize sancağı verildi. Mimarbaşı olduktan sonra ilk olarak İstanbuldaki Ayazpaşa türbesini yaptı. Ağırnaslı Mimar Sinan ilk bilgilerini ve mimarlıkla ilgili ilk esin kaynaklarını doğduğu yer Ağırnas ile, tarihi eserlerle iç içe Kayseri ili ve çevre illerden aldıktan sonra cihan imparatorluğunun başkentine İstanbula vasıl olmuştur. İmparatorluğun geniş imkanlarınıda yanına alan büyük usta ölümsüz eserler vermiştir.
Eserleri; 84 Cami, 52 mescit, 57 medrese, 7 Darülkurra(dersane), 22 türbe, 17 imarethane, 3 Darüşşifa, 6 suyolu ve kemeri, 8 köprü, 20 kervansaray ve buna benzer toplam 477 eser bırakmıştır. Eserlerinin birçoğu yurt dışında kaldığı için tahrip edilmiş ve zamanla yok olmuştur.
Ağırnas ve Küçük Bürüngüz halkı Kıbrıs'a göçe zorlanmıştır. Sinan bu durumu öğrendiği zaman saraya koşar Padişaha kendi köyü ile akrabalarını bulunduğu Bürüngüz ve Ürgüp köylerinin ahalilerinin bu göçten bağışlanmasını diler. Padişah 86 yaşına gelmiş bu büyük insanın isteğini geri çeviremez ve bu köyleri göçten muaf tuttuğunu bildiren şu fermanı gönderir. "Akdağ Kadısına ve Hüseyim Çavuşa hüküm ki: şimdi Hassa mimarlarımın başı mektup gönderip, Kıbrısa şevki ferman olunan Kayseri halkından kendi oturduğu Ağırnas adlı köy halkı ve diğer köyde oturan akrabasından Keçibürüngüzde Sanoğlu Düvenci ile Ürgüp köyünden Ulise ve Kudişan adlı Zımmilerin Kıbrısa gönderilmekten bağışlanmasını dilemektedir.
Sözü edilenin oturduğu söylenen köyünden ve akrabasından olan adı geçenler Kıbrısa sürülmekten bağışlanmasını emredip buyurdum ki: emrim varıp ulaştıkça sözü edilenin eskiden oturduğu yukarıda anlatılan köyünden ve akrabasından olanların Kıbrısa gönderilmek için deftere yazılmış olsalar bile çıkarıp, Kıbrısa sürgün olanlardansınız diye incitilmelerine de engel olasınız ve bu yüce hükmümü Mahfuz sicile kaydeyleyip ellerinde bırakasınız. Sahibi olan Mehmet ustaya verildi. 7 Ramazan 981 (1573)
Sinan köyünün ve akrabalarının bu göçten bağışlanmasına çok sevinir ve şöyle der: "O köy bu hizmete layıktır. Eğer Ağırnas olmasaydı bende olmayacaktım. Köyüm beni yetiştirdi." Mimar Sinan 1588'de İstanbul'da Hakk'ın Rahmetine kavuşmuştur. Vasiyeti üzerine Süleymaniye Camisi'nin havlusu dışında olan evinin bahçesine kendisinin yaptığı mütevazi kabrine defnedilmiştir. Allah rahmet eylesin, ruhu şad olsun.



ikinciselim.gif
İkinci Selimin padişahlığı döneminde Kıbrıs Fethinden sonra Anadolu'dan buraya Türk aileler gönderilmeye zorlanır.
Kayserinin Ağırnas köyü, Bürüngüz ve İsgobi'dene (subaşı) göç için ferman çıkar. Bunu duyan Sinan padişaha koşar ve kendi köyü Ağırnas akrabalarının olduğu Bürüngüz ve İsgobi köylerinin ahalilerinin bu göçden bağışlanmalarını diler.
Padişah; 86 yaşına gelmiş bu büyük insanın isteğini geri çeviremez ve bu köyleri göçden muaf tuttuğunu bildiren şu fermanı gönderir.
“Akdağ kadısına ve Hüseyin çavuş’a hüküm ki: Şimdi Hassa Mimarlarımın Başı mektup gönderip, Kıbrıs’a şevki ferman olunan Kayseri halkından kendi oturduğu Ağırnas adlı köy halkı ve diğer köyde oturan akrabasından, Keçibürüngüz de Sanoğlu Düvenci ile Üsgöbi köyünden Ulise ve Kudişan adlı zımmilerin Kıbrıs’a gönderilmekten bağışlanmasını dilemektedir.
Sözü edilenin oturduğu söylenen köyünden ve akrabasından olan adı geçenler Kıbrıs’a sürülmekten bağışlanmasını emredip, buyurdum ki; emrim varıp ulaştıkça sözü edilenin eskiden oturduğu yukarda anlatılan köyünden ve akrabasından olanların Kıbrıs’a gönderilmek için deftere yazılmış olsalar bile çıkarıp, “Kıbrıs’a sürgün olanlardansınız” diye incitilmelerine de engel olasınız ve bu yüce hükmümü mahfuz sicile kaydeyleyip ellerinde bırakasınız.”
xmimarsinan.jpg

Sahibi olan Mehmet ustaya verildi. 7 Ramazan 981 (M. 1583)
Sinan köyünün ve akrabalarının bu göçden bağışlanmasına çok sevinir ve şöyle der :
“O köy bu hizmete layıkdır. Eğer Ağırnas olmasaydı bende olmayacaktım. Köyüm beni yetiştirdi.”
ALLAH RAHMET EYLASİN MEKANI CENNET OLSUN.
Bizde bu fermandan Mimar Sinan’ın Ağırnaslı bir Türk ailenin ferdi olduğunu anlıyoruz.


ferman.jpg
 

Mustafaeren

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
29 Eyl 2007
Mesajlar
2,940
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
Siteyi ziyaret et
keske şu dönemdede böle yüc bi mimarımız olsa yaptıgı eserlere hayranım o kadar ınce dusunulmus ve hesaplanmıs kı su anda bıl yapılması ımkansız....
 

O.A.G

Banlanan Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
4 Şub 2009
Mesajlar
1,966
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
teşekkürler..
 
Üst