Ya arkadaşlar geçin bunları yazdığınız şirketlere boykotla filan olmaz , eğer ülken güçlüyse zaten sana birşey yapmak hafif tertip sıkar , güçlü müyüz?
Simdi Carrefoura bu saatten sonra gitsen fransa için ne olur gitmesen kaç yazar, adam tüm aşağılamalarını yaparken sana hırsız muamelesi çekerken kapısında upuzun sıralar oluşturup palazlandırmışsın, 50 mağaza açmış, çevresinde bakkal market bırakmamış, üstüne üstlük sattığı bir fransız malı var mı? Yok! Bir tek kar'ını (eşini değil) alıp gidiyor,yani sen bunu batırsan adamların çok mu umrunda olur yoksa 3000- 4000 çalışanının mı? Para kazanmak için mağaza açmakla uğraşmaya gerek yok zaten, getir borsaya yatır paranı al tatlı karını, döviz düşükken tekrar al dövizi çek git , döviz patlayınca tekrar geri getir tekrar yatır. Şimdi bunu boykot edebildiniz mi? O da yok.
Milyarlarca dolar borç alıp faizini haşır haşır ödüyor musun? ödüyorsun. Bu para kimden çıkıyor? Ya peki tekrar borç bulmak için kapılarda kul oluyormusun? Her tarafın boykot olsa ne olacak.
Gidip sarkozy'i ile deveciyi pariste bir temiz dövün daha faydalı olur, gevşersiniz en azından.
Bir faydası olacaksa eski cliomu getireyeyim taksim meydanında konsolusluğun karşısında yakayım, hiç değilse kurtulmuş olurum.
Böyle abuk tepkilerle olmaz adamları kendi silahlarıyla sıkıştıracaksın öyle sıkıştıracaksın ki kıpırdıyamayacak, altına edecek. Bu nasıl olur gider ülkesinde kendi yöntemleriyle cevap verirsin hem de kanun ile hukuk yoluyla ne b.k yiyeceğini ne b.k yediğini yüzyıl düşünür, bir daha da sana el uzatmaz.
Fatih Altaylının yazdığı bir hikaye vardı.En son bu uygun gider herhalde :
"Bir dönem, Fransa'nın İstanbul'daki büyükelçisi padişahın saltanat kayığının birebir kopyasını yaptırıp Haliç'te Boğaziçi'nde dolaşmaya başlar.
Halk da padişah geçiyor diye büyükelçinin kayığının önünde ayağa kalkıp selam durur.
Bir iki derken büyükelçiye bunu yapmaması söylenir.
Büyükelçi dinlemez.
Bunun üzerine Osmanlı'nın Paris'teki büyükelçisi, yanılmıyorsam Ahmet Vefik Paşa da gider Fransa Kralı'nın kullandığı faytonun bir eşini yaptırır ve o da Paris'te bununla dolaşmaya başlar. Bu misilleme üzerine İstanbul'daki büyükelçinin kayığı hemen karaya çekilir ve bir daha da suya inmez."
Adamlara yapılacak birçok şey daha varken burada kendi kendimize tepinmemiz sadece kendimizi yıpratır. Komik duruma ve haksız duruma düşmeyelim. Hadi gene de saf ithal ürünlerini almayalım, katkımız olsun, ama kalkıp da türkiyedeki şirketleri batırmayalım. Hoş italya örneği halen hafızamızda ne kadar yapabildik. Belki bu sefer daha akılcı şekilde yürütebiliriz ve organize oluruz.
Bir de hollanda , belçika, isviçre soykırımı tanırken nerdeydiniz? Perinçek' i TürkTarihKurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nu isviçre denen şerefsiz memleket tıpatıp aynı yasayla hapse tıkmaya çalışırken ne yapıyordunuz?
Fransa da asıl yasasını çok önce çıkarmıştı zaten, bu sadece bizim bunu miklemediğimizi görünce çıldırıp işi ilerletmeye çalışıp sonra da eline gözüne bulaştırma , bunu da düşünün.
Simdi Carrefoura bu saatten sonra gitsen fransa için ne olur gitmesen kaç yazar, adam tüm aşağılamalarını yaparken sana hırsız muamelesi çekerken kapısında upuzun sıralar oluşturup palazlandırmışsın, 50 mağaza açmış, çevresinde bakkal market bırakmamış, üstüne üstlük sattığı bir fransız malı var mı? Yok! Bir tek kar'ını (eşini değil) alıp gidiyor,yani sen bunu batırsan adamların çok mu umrunda olur yoksa 3000- 4000 çalışanının mı? Para kazanmak için mağaza açmakla uğraşmaya gerek yok zaten, getir borsaya yatır paranı al tatlı karını, döviz düşükken tekrar al dövizi çek git , döviz patlayınca tekrar geri getir tekrar yatır. Şimdi bunu boykot edebildiniz mi? O da yok.
Milyarlarca dolar borç alıp faizini haşır haşır ödüyor musun? ödüyorsun. Bu para kimden çıkıyor? Ya peki tekrar borç bulmak için kapılarda kul oluyormusun? Her tarafın boykot olsa ne olacak.
Gidip sarkozy'i ile deveciyi pariste bir temiz dövün daha faydalı olur, gevşersiniz en azından.
Bir faydası olacaksa eski cliomu getireyeyim taksim meydanında konsolusluğun karşısında yakayım, hiç değilse kurtulmuş olurum.
Böyle abuk tepkilerle olmaz adamları kendi silahlarıyla sıkıştıracaksın öyle sıkıştıracaksın ki kıpırdıyamayacak, altına edecek. Bu nasıl olur gider ülkesinde kendi yöntemleriyle cevap verirsin hem de kanun ile hukuk yoluyla ne b.k yiyeceğini ne b.k yediğini yüzyıl düşünür, bir daha da sana el uzatmaz.
Fatih Altaylının yazdığı bir hikaye vardı.En son bu uygun gider herhalde :
"Bir dönem, Fransa'nın İstanbul'daki büyükelçisi padişahın saltanat kayığının birebir kopyasını yaptırıp Haliç'te Boğaziçi'nde dolaşmaya başlar.
Halk da padişah geçiyor diye büyükelçinin kayığının önünde ayağa kalkıp selam durur.
Bir iki derken büyükelçiye bunu yapmaması söylenir.
Büyükelçi dinlemez.
Bunun üzerine Osmanlı'nın Paris'teki büyükelçisi, yanılmıyorsam Ahmet Vefik Paşa da gider Fransa Kralı'nın kullandığı faytonun bir eşini yaptırır ve o da Paris'te bununla dolaşmaya başlar. Bu misilleme üzerine İstanbul'daki büyükelçinin kayığı hemen karaya çekilir ve bir daha da suya inmez."
Adamlara yapılacak birçok şey daha varken burada kendi kendimize tepinmemiz sadece kendimizi yıpratır. Komik duruma ve haksız duruma düşmeyelim. Hadi gene de saf ithal ürünlerini almayalım, katkımız olsun, ama kalkıp da türkiyedeki şirketleri batırmayalım. Hoş italya örneği halen hafızamızda ne kadar yapabildik. Belki bu sefer daha akılcı şekilde yürütebiliriz ve organize oluruz.
Bir de hollanda , belçika, isviçre soykırımı tanırken nerdeydiniz? Perinçek' i TürkTarihKurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu'nu isviçre denen şerefsiz memleket tıpatıp aynı yasayla hapse tıkmaya çalışırken ne yapıyordunuz?
Fransa da asıl yasasını çok önce çıkarmıştı zaten, bu sadece bizim bunu miklemediğimizi görünce çıldırıp işi ilerletmeye çalışıp sonra da eline gözüne bulaştırma , bunu da düşünün.