33 askerimizin katledilişi

bimmer

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
23 Nis 2007
Mesajlar
2,656
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Siteyi ziyaret et
33 ŞEHİTDİMİZN KATLEDİLİŞİ
İbretlik olayları sonuna kadar okumanızı tavsiye ediyorum.
Yıl 1993. Malatya'dan iki sivil midibüse biniyorlar. Hepsi sivil giysili. Üniforma ve postalları çantaları'da. Hiçbirinde silah yok, kendilerine refakat eden tek bir askeri personel de. Saat 18.00. Bingöl'e 10 kilometre var. Dağlık, dar bir yol. Birden silah sesleri yankılanıyor. İlk virajı geçtiklerinde, 50 PKK'lının karşı yönden gelen Bingöl Tur'a ait bir otobüsü durdurup, çoğunluğu terhis olmuş ya da dağıtıma giden sivil erlerden oluşan 50 yolcuyu esir aldığını görüyorlar. Şoföre bağırırlar; ''Geri dön!'' Şoför oralı olmaz. Zaten 4 saatlik yolda 3 mola vermiş... Otobüsün kapısını, ''Orada ben yoktum''diyen Şemdin Sakık, o zamanki adıyla ''Parmaksız Zeki'' açıyor.

OSMAN PARTAL ANLATIYOR
Trabzonluyum. İki midibüsteki toplam 50 askerden biriydim. Van-Özalp'taki birliğime gidiyordum. Yol boyunca gereksiz molalar veren şoför bir ara lastik patladığını söyleyip durdu. Lastiğin patlamadığını, krikoya dokunmadığını gördüm. Aksın altına girdiğinde birileriyle konuşma yaptığını duydum. Galiba telsizle konuşuyordu. Şemdin Sakık, şimdi Hürriyet'te yayımlanan açıklamalarında ''Eylem planlanırken buradan askerlerin geleceğini bilmiyorduk'' diyor. Yalan söylüyor. Çünkü ilk otobüsün en ön koltuğunda oturuyordum. Yolumuzu kestiklerinde şoförün kapısını bizzat Sakık açtı. Toprak rengi üniforması vardı üzerinde, aynı renk kasketi ters takmıştı. Omuzundaki tüfeğin namlusu yere bakıyordu. Şoföre, diğer otobüsün nerede olduğunu sordu. ''Arkada, geliyor'' cevabını aldı. İki dakika sonra diğer otobüs düştü pusuya. Yani bizi bekliyorlardı.

DOĞULU-BATILI DİYE AYIRDILAR
Geceyarısına kadar teröristlerle yürüdük. Mola verildiğinde niçin kaçırdıklarını, amaçlarını sorduk. ''TC ateşkes ilan edince, iki gün içinde sizi serbest bırakacağız'' dediler. Saat 01.00 sularıydı. Sakık'ın talimatıyla tek sıra olduk. Şemdin Sakık nereli olduğumuzu sorup, Doğulu-Batılı diye bizi iki gruba ayırdı. Sakık, doğulu olmayan benim de içinde olduğum 34 kişinin eğitim kampına götürülmesini söyledi. Dağda koşar adım yürümeye başladık. Bize eşlik eden teröristler sürekli değişiyordu. Toplam 300 kişiydiler. Bir köye gittik. Kapısını çaldıkları evlerden başka teröristler çıkıp gruba katıldı. Kimi terörist evlere gidip istirahat etti. Bir ahıra soktular bizi öldürmek için. Sonra vazgeçtiler. Tekrar yürümeye başladık. Sabahı göremeyeceğimi düşünüyordum. Yıldızlara son kez bakıp annemi, babamı, köyümü düşündüm. Bir ırmaktan geçerken su içtik. Dağ yoluna çıktık. Davranışları sertleşti. Durdurdular. Saat 03.00 sıralarıydı. Yolun kenarına dizilmemizi istediler. Kolkola girip sıklaşmamızı istediler. Yanımdaki arkadaşıma ''Devrem bizi vuracaklar'' dedim.

DEVREMİ ÖLÜ GÖRÜNCE BAYILDIM
Tir tir titriyordum. Kalaşnikof, Bixi ve Kanvasların emniyetlerini açtılar. Sonumuzun geldiğini anladım, kelimeyi şahadet getirip kendimi yere attım. Taramaya başladılar. Dizime bir mermi isabet etti. Vurulanlar üzerime düşüyordu. Kafamı koruyordum. Hepimizin öldüğünden emin olmak için yüzlerce mermi yağdırdılar. Gittiklerini, seslerin uzaklaşmasından anladım. Altı yedi arkadaşım sağdı henüz. Diğerleri paramparçaydı. Can çekişenler, hırıldayanlar, ağlayanlar, inleyenler... Su istiyorlardı. ''Anne, anne'' diye bağırıyorlardı. Öldüğümü zannediyordum. Kendimi çimdikledim, ölmemişim. Devremi beyni parçalanmış görünce bayılmışım.

Bizi yan yana dizip 1570 mermi sıktılar
Ayılınca şehit arkadaşlarımı sırt üstü çevirdim. Dokunduğum her uzuv elimde kalıyordu. Beyin, ayak... Yardım aramak için yukarı doğru koşmaya çalıştım. Kan kaybediyordum. Asfalta çıktım, bir kamyonla yakındaki Elmalı Karakolu'na gittim. Olanları anlattığımda dinleyen jandarmalar ağlamaya başladı. Helikopter, tanklar geldi. Şehitleri aldık. Olay yerinde 1570 mermi kovanı bulundu. Yani silahsız erlerin herbiri için 50 mermi kullanmışlardı...

Şoför biliyordu
ERKAN UMAY ANLATIYOR
Adanalı hemşerim Mehmet Tura'yla Manisa-Kırkağaç'ta acemi eğitimimi tamamladım. 24 Mayıs sabahı, jandarma komando olarak Siirt'teki birliğimize gitmek üzere Malatya'dan iki sivil midibüse bindirildik. 50 askerin hiçbirinde silah yoktu. Bizi koruyan refakatçı da. Bingöl'e 10 kilometre kaldığını belirten tabelayı geçtik, ilk dönemeçte silah sesleri duyduk. Saat 18.00'di. Karşı yönden gelen Bingöl Tur otobüsünü tarayan 50 kadar PKK'lı, çoğunluğu bizim gibi asker olan yolcuları indirmişti. Şoföre geri dönmesi için bağırdım. Duymazdan geldi. Zaten tuhaf şekilde, 4 saatte 3 mola vermişti. Bizi indiren PKK'lılar ''Geleceğinizi biliyor, sizi bekliyorduk'' dedi. O sırada feryat figan, yaşlı bir adam çıktı karanlıklardan. ''Oğluma ne yaptınız''diyordu. Adını söyleyince oğlunun otobüslerde olmadığı anlaşıldı. Çok yaşlı olduğu için babaya dokunmadılar. Geldiği gibi gitti. O baba sayesinde kurtulduk. Hepimizin öldüğü sanılıyordu. Askere gidip sağ kalanlar olduğunu söylemeseydi teröristler hepimizi öldürecekti.

YANLIŞLIKLA 9 ŞEHİT DAHA
Sürekli yürüyorduk. Ertesi gün 12.00'de silah seslerinden askerlerin yaklaştığını anladım. Asıl harekat 16.00'da başladı. Sikorsky ve F-16'lar uçuyordu tepemizde. PKK'lılar kazma kürek çıkarıp siper kazdı, kayalıklara saklandı.

Bizi hedef olarak ortada bıraktılar. Askerimiz, yanlışlıkla içimizdeki 9 eri şehit etti bu yüzden. Müthiş bir yağmur vardı. Bizi kalkan olarak kullanan Şemdin Sakık bir ara yanımıza geldi, sağ kaldığımızı görünce şaşırdı. Teröristler geri çekiliyordu. 13 kişi kalmıştık. Kurşuna dizilenlerin arasından kurtulan Osman Partal da aramızdaydı. Ellerimizi çözmeyi başardık. Kaçmaya başladık. Karşılaştığımız birkaç teröriste ''Bizi serbest bıraktılar'' dedik. İnandılar. Birbirimizden ayrılmış, askerlerin bulunduğu yöne koşuyorduk. Bulduğum bir dala beyaz mendil bağladım, bir yandan bağırıyordum. Tükendiğim anda korucular ve askerlerden oluşan timle karşılaştım. Mavi berelileri görünce ağlamaya başladım. Komutan ''PKK'lı var mı içinizde?'' diye sordu. Sonra sarılıp hepimizi tek tek öptü. Bingöl Cezaevi'ndeki bir koğuşa götürdüler bizi. Elbiselerimizi değiştirdik. Evlerimize telefon edebileceğimizi söylediler. Kafam durmuştu yaşadıklarımdan sonra. Evin telefon numarası bir türlü aklıma gelmediği için arayamadım.

ERKAN UMAY ANLATIYOR
10 kişilik yakın korumaları arasındaki, ''hemşire'' diye hitap ettikleri kadın bizimle alay etti. Sakık, ''Sorunumuz rütbelilerle, size bir şey yapmayacağız'' dedi. Her birimize nereli olduğumuzu sordu. Aramızda Denizli ve Konya'dan olanlar çoğunluktaydı. Hemşerilerden oluşan timler daha başarılı olur, tehlikelidir diye bir kenara ayırdılar. Şehit olan 33 arkadaşımızın çoğunun bu iki ilden olmasının nedeni bu. Bu arada bir er ''Ben Kürt'üm''deyince PKK'lı ''Kürt-Türk fark etmez. Asker askerdir. Biz askere düşmanız'' dedi. Tek sıra olmamızı istediler. En başta ben vardım. Mehmet Tura 6'ncıydı. Yan yana olalım diye gittim, 7'nci oldum. ''Baştan 6 kişi gelsin' dediler. Diğer sıralardan aldıkları 6'şar kişiyle bir grup oluşturdular. ''Kolkola girin''deyip götürdüler. Arkadaşlarımız kolkola ölüme gittiler.

SİLAHLAR 10 DAKİKA HİÇ SUSMADI
Derken yer gök Kalaşnikof cayırtısına boğuldu. Kalaşnikoflar 10 dakika boyunca hiç susmadı. Mehmet'in bana son bakışını unutamıyorum. Sırada yer değiştirmesem, onun önünde dursam beni götüreceklerdi, Mehmet ölmeyecekti. Adana'da ticaret lisesinde sevdiği bir kız vardı. Terhis olur olmaz evleneceklerdi.

Askerin üniformasını çıkartıp kendisi giydi

ERKAN UMAY ANLATIYOR
Sayıları 150'yi bulan PKK'lıların silah tehditi altında yürümeye başladık. Bir köyün alt tarafında durduk. 15 yaşındaki terörist ''200 metreden sigarayı bile vururum'' diyerek böbürleniyordu. İçimizde komando olup olmadığını sordu. Tişörtümde ''Kırkağaç-Komando'' yazıyordu. Beyaz gömleğimi çıkarmamı istediler.Devrem Konyalı Adnan Gebeş'in verdiği parkayı giyip, bunu sakladım. Bu sırada teröristler el koydukları çantalarımızda bulunan üniforma ve postallarımızı giydi. Türk askeri kılığına büründüler. Ellerimizi sicimle bağladılar. Mehmet Tura'yla kaçmaya karar vermiştik. Tuvalet bahanesiyle elimi çözdürdüm. O sırada korkunç suratlı bir terörist gelip Kalaşnikofu ağzıma soktu. ''Bir daha kaçmayı aklından geçirirsen beynini dağıtırım'' dedi. Sabahın 02'sine kadar yürüdük. Elebaşı Şemdin Sakık, Türk askeri üniforması giymiş, elindeki telsizle emir yağdırıyordu.

Üstün başarılı işsiz

Erkan umay, Diyarbakır Askeri Hastanesi'nde bir hafta psikolojik tedavi gördü. Hava değişiminden sonra havancı jandarma komando olarak Eruh'taki birliğine katıldı. Sevkiyatın yine korumasız otobüslerle yapıldığını görünce tepki gösterdi, birliğine uçakla gönderildi. Katıldığı operasyonlarda çok sayıda üstün başarı belgesi aldı. Şu anda işsiz olan Omay, ''En ufak bir şey olsun, askere gönüllü giderim'' diyor.
 

smihci

Yönetici
Başkan
35-İzmir
Katılım
19 Ara 2007
Mesajlar
20,508
Tepki puanı
235
Puanları
63
Siteyi ziyaret et
Son günlerde yeniden gündeme getirilen bu konu nedeniyle özellikle 33 şehitimizin ailelerinin acıları tekrar tazeleniyor. Onların aynı acıları tekrar tekrar yaşamaması için duyarlı olmalıyız.
 

Feyzullah

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
25 Mar 2008
Mesajlar
1,701
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
Siteyi ziyaret et
geçen okudum bende sinirden ağladım ya bu adamları silahsız korumasız gönderen zihniyete yazıklar olsun
 

eL_nino

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
19 Kas 2009
Mesajlar
221
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
33 erin sehit edildigi Mayis 1993’te Asayis Bolge Komutani olan emekli Org. Necati Ozgen gecen aksam Cnn Turk'te Can Dundar'in hazirladigi Canli Gaste adlii programda tum bunlari dogrular nitelikte zaten herseyi anlatti, bir bakima itiraf etti;kendilerinin ihmalleri oldugunu ve iceridende birilerinin ihanet ettigini.
 

Emre_H7070

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
14 Ocak 2008
Mesajlar
344
Tepki puanı
0
Puanları
0
Siteyi ziyaret et
Bu vatan hainleri istense temizlenir ama ne yazık ki senelerdir temizletmiyorlar.
 

Aras_SFİ

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
20 Nis 2009
Mesajlar
282
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Siteyi ziyaret et
Bunlar cahillikten kaynaklı şeyler. Dağa çıkanların hepsi işsizlikten yada cahillikten kandırılarak çıkıyolar. Aynısını söyleyen Osman PAMUKOĞLU'dur. Doğuya yatırım yapılmazsa eğer çok daha kötü günler bizi bekliyor. Eğer bir ağaca su vermezsek o ağaç ölür ve yok olur. Askerliğimi doğuda yaptım. Örneğini vereyim. 16 yaşındaki kız çocuğunu kalk senmi terörist yapalım diye götürebilirler mi? Hayır. Ama imkansızlıklar içinde imkan sunuyolar(Dağın başında otel var seni oraya götürücez gibi) sefaletten bıkan da dağa ormana bayıra atıyo kendini. Sonrada ailesine zarar vermekle tehdit ediyorlar,öldürürüz seni diyolar. Terör böyle oluşuyo...
 

lampard

Kayıtlı Kullanıcı
Bilgi Girilmemiş
Katılım
22 Ara 2007
Mesajlar
3,683
Tepki puanı
1
Puanları
36
Siteyi ziyaret et
bu kahpe piçlerin Allah belasını versin.bunların insanlıkla ilgisi alakası yok.Allah askerlerimizin yar ve yardımcısı olsun
 
Üst